25 Şubat 2011 Cuma

içimin dışıma çıkması


Buraya geldiğimden beri içim çok dolu.Sanki çok kötü bir şey oldu yada olacak gibi.Saçma.Ama rahatsız olduğum bir sürü şey var burda sebebi bunlar olabilir.Batuyla konuşmuyorum ,hiç konuşmuyorum.Ve ben ona hiçbirşey yapmadım.Sınıfta gelip geliip dibime oturmasından,gözlerini bana dikmesinden,beni rahatsız etmeye çalışmasından,başkasına söylüyormuş gibi yapıp konuştuklarımızı tekrarlamasından çok bunaldım.50tane yerde gelip arkama oturmasından rahatsız oluyorum.İmalarından bıktım.Aynı ortamda bulunmak istemiyorum ama her gün görüyorum aramızda 1 metreden az bi mesafede mesela.Çok kötü ve rahatsız edici bi bakışı var görseniz anlarsınız ne demek istediğimi..

Sınıfa bakıyorum sonra allahım.. Herkes kopuk herkes çıkarcı.. Bu kız bana selam verdi bende ona selam veriyim.. Aaa bana bugün selam vermedi bende vermiyim.Her şey karşılıklı..Bütün ilişkiler hesaplar üzerine kurulu.Nefret ediyorum.Benim dersanedeki arkadaşlarım çağrı ve fatih kışın akşam etütten çıktığımda beni otobüse bindirmeden kendileri gitmezlerdi eve.Böyle ince düşünürlerdi.Sınıfta şimdi bakıyorumda biri hüngür hüngür ağlasa kimse noldu demez.İnsan gibi yaşamıyoruz.Burada yok işte o türlerden..Herkes kendi davasında.Herkes sıkılıyor hepimiz patlıyoruz bu lanet yerde ama kimsenin bir şey yaptığı yok.Bunalıyor herkes,bunalıncada birbirine sarıyor.Tartışmalar,sürtüşmeler.O kadar dolu ki içim insanların çirkinliklerinden..İzmirde hiç bi ortamda böyle birşey görmedim ben.Alışık değilim zor geliyor işte.Her zaman gülüyoruz ama ,çok gülüyoruz kızlarla hani karşıdan gören derki (ki diyorlar) bunlar çok mutlu.Aslında yanılıyorlar sadece birbirimize sarmayalım diye ota boka güler olduk.Yorulduk çünkü.Sınıfın hepsi geçiş yapmak istiyor.O derece.Bıktık,sıkıldık işte.Neyse çok uzattım lafı okuyan varsa buraya kadar eyvallah..

20 Şubat 2011 Pazar

20 yaş :)


Bugün benim doğum günüm :) Tek dileğim sağlıklı ve huzurlu bir yıl :) İyi ki doğdum.

15 Şubat 2011 Salı

Tatilin sonları

Hemen hemen 5 günüm kaldı..3Haftam nasıl su geçti hala inanamıyorum.Ama çok şey yaptım,mutluyum.Bütün arkadaşlarımı gördüm mesela..Bütün sevdiklerimle görüştüm.Herzamanki gibi kitap okudum 2 kitap bitirdim.3 kere sinemaya gittim.Buz pateni öğrendim.Bir kere tiyatroya gittim.Bol bol Kordon'a gittim .En sıkıcı işleride bi güzel son hafataya bıraktım...Napalım artık yapıcaz..Sadece oraya döndüğümde bu güzel etkinliklerden bu güzel deniz kokulu şehirden ayrı kalmak beni üzecek biliyorum.Üzülmek demeyelimde sıkılmak olsun adı.Ama ordaki arkadaşlarımıda çok özledim .Hemde çoook...En iyi anlaştıklarımın hiçbirimi İzmir'de olmaz ya.. Serap,Alev,Elif :İstanbul,Pelin:Bursa.. Çok süper işte böylede özlerim.Aslında ben ordaykende buradaki kişileri özlemiyorum yani özlemiyorum derken öyle değil.Mesela direkt Damlayı özlemiyorumda Damla'yla kahve içmeyi özlüyorum.Ya da Can'ı özlemiyorumda Can'la konuşmayı çok özlüyorum.Yani olayları özlüyorum.Deniz kenarında oturmayı özlüyorum mesela.Alsancak'ta yürümeyi özlüyorum öyle yani.Sanırım şu özlem duygusu pek huyum değil.Yani abimide özlüyorum ama görmeden yaşayabilirim tabi telefon etsin o ayrı haber almadan olmaz..Abişiminde 70 günü kaldı :))) çok az ..plakalardayız hihihi :))))

Neyse hepimiz ölücez nasılsa o yüzden kimsenin kalbini kırmadan ve her gün mutlaka bir iyilik yaparak yaşayalım.Benim felsefem budur.Güzel günler dilerim :)))

13 Şubat 2011 Pazar

Bana ne yaptın çocuk..

(Bugün günlerden hiç benim adım yok. Kanatlanıyor içimden binlerce siyah kelebek. Savruluyor rüzgârda yaprak gibi ,Kalbim, uzaklarda bir yerde. Kalbim kayıp.)
Sessiz, yorgun, ağır, gözkapaklarım kapanıyor yine… Yine…
(Karanlığa dokunabiliyor sanki ellerim.)
Yıkık, dökük, bu şehrin duvarları birer birer üstüme yıkılıyor yine…
(Sadece sesler duyuyorum..)
Yine…
(Ayak sesleri uzaklarda..)
Kuş sürüleri terk ederken bu şehri, ardında yoksul ve kimsesiz çocuk gibi bırakıyor yine…
(Susuyorum.)
Yine…
(Sessizlik keskin..)
Ve sonbahar sinsice yaklaşarak peşinde köpek gibi bir yalnızlığı üstüme sürüklüyor yine…
(Bekliyorum)
Yine…
(Beklemek keskin)
Sözler hep yalan! Yeminleri unut!
Bir veda bir sebepsiz tokat gibi çarpıyor yine…
(Burdan gitmem gerek)
Yüzüme…
Şarkılar yalan! Duyduklarını unut!
Bir hikaye rüzgarın ellerinde savruluyor yine…
(Herşeyi unutmam gerek)
Yine!
Kestim! Akıttım! Damarlarımdaki kanımda akan o kirli siyah yalanları!
(Acımıyor bileklerim)
Olmadı!

(Acımıyor hiç)
Sildim! Çıkardım! Yüzümden kazıdım yüzüme çizdiğin o siyah derin yazıları!
(Acımıyor ellerim avuçlarım)
Olmadı!
(Acıtmıyor hiçbirşey)
Kustum! Tükürdüm içimde senden kalan o keskin o acıtan hatıraları!
(Acımıyor tenim, ve acımıyor)
Olmadı!
(Dokunduğun yerler)
Söktün! Defalarca diktim o küçük ellerinle açtığın ve sızlayan bütün yaralarımı!
(Acımıyor artık kalbim)
Olmadı!
(Kalbim)
Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk!
(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ellerimin izlerini.)
Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk!
(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki kaderimin sökülüşünü.)
Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk!
(Sadece sessizce durup öylece izlemek istedim bir meleğin ellerindeki kalbimi.)
Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın ahh çocuk!
(Sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim, sadece bir meleği sevmeyi.)
Göremiyorum, duyamıyorum artık dokunamıyorum çocuk!
(Hep bir şey eksik gibi ve hep bir şey yarım ve hep bir şey yok artık sanki.)
Anlatamıyorum anlatamıyorum artık ağlayamıyorum çocuk!
(Ne bir ışık var ne de bir şarkı artık sokaklarında bu kaybetmiş şehrin)
İnanmıyorum inanmıyorum artık inanamıyorum çocuk!
(Ne bir isim var duvarlarında, ahh ne de okunabilen bir cümle.)
Bilmiyorum bilmiyorum artık sevemiyorum çocuk!
(Sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ölümümü.)
Ne yağmur, ne kar, ne yüzüme vuran rüzgar, canımı yakan acıtan sonbahar, daha dinmedi çocuk!
(Öyle beyaz)
Seni silmedi çocuk!
(Öyle maviydi ki)
Alev alev yanan kirpiklerinde saçılan kıvılcımlarınla başlayan bu yangın daha sönmedi çocuk!
(Öyle güzeldi ki ve öyle..)
Sönemedi çocuk!
(Öyle masum ama… )
Bu viran şehirde, bu viran hikaye henüz bitmedi!
Bitmedi bitmedi bitmedi çocuk!
(Öyle yanlış öyle…)
Bitemedi çocuk!
(Öyle yanlış ki ve öyle… )
Bu aciz şarkılar, bu aciz dualar seni geri getirmedi getirmedi getirmedi çocuk!
(ve öyle çocuk)
Dönmedin çocuk!
(Kalbim…)
Bana ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın… Ne yaptın çocuk!
(Tüm maviler kirli şimdi ve tüm beyazlar utanç içinde ve sadece uyumak)
Bunu niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın… Niye yaptın çocuk!?
(Uyumak istiyorum… )

11 Şubat 2011 Cuma

şşşşt!

Küçük şeyler mutlu eder beni.Ufacık değişiklikler.

Sonra çok sıkıldığım bi anda biri imdatıma yetişir.Sonra ben evden çıkarım.Sarılırım sıkı sıkı özlediklerime.Sonra biz midye alırız tam 200 tane.Gerçek gülüşlerle arabaya gideriz yemek için.Çünkü biz olalım isteriz.Arabada midye yemek sevdiklerinle.1..2..3.. saat.Mekan önemlimi ki ? Kimbilir hangi sokak hangi evin önü..Farketmez ki.Çok mutluyum işte öyle.Ama çok mutluyum dediğim anda bedel ödercesine tatsızlıkla karşılaşmak olmaz o yüzden geri alır gibi yapıyorum lafımı.(şşşş sessiz olun ,öylesine bir gündü işte.)

9 Şubat 2011 Çarşamba

Mim!

Lal bana sormuşşş hangi çizgi film karakteri olmak isterdin diye..Düşündüm düşündümm benim kahramanım Superman'dir.Bayılırımmm :) Ama küçükken ben He-man'im diye gezermişim ortada.Bide Sailor Moon diye bi çizgi film vardı ordaki Ay Savaşçısı olabilirim :))) Hala çok severim çizgi film izlemeyi,küçükkende çok severdim özellikle Japon çizgi filmlerini.. Ice Age hastasıyımdır mesela. Of çok eğlenceli ya :)) Pixar var harikaaa :D Yapmak isteyenler buyursunlar :)))

6 Şubat 2011 Pazar

Ne yapalım ?

Sanctum.Bugün bu filme gittim.Gerçekten beğendim.Ama 3D olmasa bu kadar beğenirmiydim bilmiyorum.İzlenir,zaman verilir değer diyorum.Efektler çooook güzeldi.Konuda güzeldi ve bir artısı daha var gerçek bir olaydan alıntıymış.Öyle olunca benim daha da izleyesim geldi zaten.Vaktiniz varsa kaçırmayın derim.AVATAR kadar güzel olmasını beklemeyin ama :)

Onun dışında İzmir'deyseniz Bornova'da açılan buz patenini mutlaka yapın derim çok keyifli.45 dakikası 5tl. Eşofman ya da taytla girebiliyorsunuz kot yasak.Haberiniz olsun .Ayrıca pazar günleri gitmeyin derim iğne atsan yere düşmez.Hafta içi çok uygun oluyor.

Ve Karşıyaka Devlet Tiyatrosu'ndaki oyunlardan birine mutlaka gidin derim.Aylık takvimi sitesinde yer alıyor.

Ahmet Şerif İzgören'in Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır ve Süperman Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı adlı kitaplarını okudum çok beğendim.24 saatten hatta 12 saatten az bir sürede bitebilecek kadar sürükleyici,keyifli,sıkıntı vermeye,biraz olsun bizi kendimize getiren kitaplar bunlar.Şiddetler tavsiye ederim.

Mutlu bir hafta dilerim :))

5 Şubat 2011 Cumartesi

Alışveriş.

Ben bu hemcinslerimin alışveriş çılgınlığını anlamıyorum anlamayacağım.Bir şeyler alma isteğinden bahsetmiyorum. 40metrekare mağazanın içine 23468743541354 kişi nasıl sığar onu merak ediyorum. Hadi diyelim sığdı onu geçtim aradığınızı nasıl bulursunuz onu anlamıyorum.Benim için alışveriş evet yeni güzel birşeyler almaktır ama ben hayatta kalabalık bir mağazaya giremem.Girdiğimle çıktığım bir olur.Parfüm kokularının karışıtığı,insanların bi pantolon için savaş verdikleri bir hengamede huzurlu olamıyorum,hatta bayılacakmışım gibi geliyor.Bir de bakıııp bakııııp hiç birşey almayanlar var ya allahım deli olucam.Bence şöyle olmalı ki sakin bir günde mağazaya gidilir sakince bakılır beğendiysen alınır sakince çıkılır.Gezmek demek kıyafet bakmak değildir yahu.Saatlerce ona bak buna bak karar ver yok öteki mağazaya git of çok zor iş.Neyse bugün bundan epey bi rahatsız olduğum için yazayım istedim.Hanımlar,ne olur abartmayalım.Moda falan yok ,moda demek herkesin aynı fabrikadan çıkmış gibi giyinmesi demektir.Biraz kendimize özgü olalım bence.Ne yakışıyorsa o.. Bitti bukadar.Alışveriş büyük bi olay değil büyütmeyelim :) Tek isteğim bu :)))))

2 Şubat 2011 Çarşamba

noktalama yok bu yazıda!

Sıkılıyorum .Haklı ya da haksızım bilmiyorum.Ne hissettiğim önemli sonuçta.Hep ağzım kulaklarıma varacak değil.Sadece içim sıkıldığında içimle sınırlı kalmıyor.Kafam buna bozuk.Sanki ellerim uyuşuyor.Gözlerim desen sanki benim değil.Ama bazıları anlıyor biliyor musun ? Kimi hüzünle beni yan yana getiremezken bazıları bakıp kim üzdü seni diyebiliyor hemde ben gülerken.İkiside candır.Her hali kabulum.Ama sormasınlar.Neyim varsa içimde var.Ufak bir şeyi günlerce düşünür düşünür evirir çevirir mi insan.Canını yakanı daha da kazır mı tenine.Yapar insanoğlu.Yüreğindeki geçsin diye elini keser mi .Uçar gider düşünceler sanır mı .Kanatır mı kendini sürekli.Değmez diye diye yıpratır mı.Bile bile düşüncelerine hakim olamaycak kadar aciz miyiz biz. İçimizi acıta cıta neden söz geçirmeye çalışırız.Olması gereken bu deyip neden her allahın belası şeyi kalıplara sokarız.Anlamıyoruz ya da anlıyoruz da işimize gelmiyor.O kadar çok yol var ki aslında hangisi diye düşünüp düşünüp yinede bodoslama dalıveriyoruz HERHANGİ birine.Bundandır öfkemiz.