30 Mayıs 2010 Pazar

YalanDolanFalan

Birine yalan söylemek zorunda kalınca miğdem bulanmaya başlıyor.Tıkanıyorum,kıvranıyorum.Yalan söylemek zorunda olmak.Kırmamak,üzmemek için.Yapılası birşey olmayınca en son çare budur.Çünkü gerçekleri duyduğunda kırılır insanlar.Üstü kapalı bahaneler her zaman yumuşak gelir.Farkında olsada gerçeği inanmak istemez böylesi her zaman iyidir onun için.Ve bunu başka türlüde ifade edebilirim.Buzlu suyun boğazımı kesmesi gibi sanki anlık hoşnutsuzluktur.Çaresizliğin en küçük birimidir.İçinizde kötülük yoktur yalan söylerken aksine iyilik doludur.Karşındakinin canını yakmamak için söylenen çirkin kelimelerdir.Seni çirkinleştirir.Huzursuz,hoyrat yapar.Miğde bulandırır.Kusamassın.Kussan rahatlayacaksın ama dedim ya asla yapamassın.Ne öyle ne böyledir.Ama asla savunması yoktur su yüzüne çıkınca.Yalan yalandır işte pembesi beyazı siyahı diye ayrım yoktur.En kötü gerçekten daha kötüdür.Ve ben böyle zamanlarda ruhumun bedenime sığmadığını düşünürüm.Sanki kurtulmaya çalışır gibi.Sanki ben benden utanıyormuş gibi.Asla yalan söylemem diyecek kadar dobra biri olamadım hiç bir zaman.Mesela biri benimle buluşmak istediğinde hayır ben seninle buluşmak istemiyorum çünkü... diyen cümleler kuramadım.Kuramamda çıkmaz ki ağzımdan.Elim bile yazamaz.Yapamam işte bunun adı ne bilmiyorum.İyi mi kötü mü bilmiyorum.Ama yapmaya devam etmek istemiyorum.Ne olur bu huzursuzluğun sonu onu hiç bilmiyorum.Evet bu kırk yılda bir başıma gelen birşey ama ben bu durumdan fena halde rahatsız oluyorum.Ve en kötüsüde bu bahaneler geçici.2 gün sonra tekrarlıyor.Hadi bakalım başka bahaneye.Lütfen ısrar etme artık içimi oku lütfen.İstemiyorum arkadaşım .. Çünkü benim sendeki sıfatım arkadaş değil.Aynı şey değil.Sen benim canım arkadaşımsın.Bu kadar.Belirsizliklerinle yorma beni..Sıkılıyorum gerçekten rahat olamıyorum.OOoof.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder